Türkiye Diyanet Vakfı toplam kalite yönetimi çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen Düşünce Atölyesi Seminerlerinin ikincisi “Afrika Stratejisi ve Türkiye” başlığıyla yapıldı.
Türkiye Diyanet Vakfı Birim Amirleri Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen söyleşiye, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı ve Eski Çad Büyükelçisi Prof. Dr. Ahmet Kavas konuşmacı olarak katıldı.
Türkiye Diyanet Vakfının uluslararası anlamda yaptığı faaliyetler kadar bundan sonra yapacağı çalışmalarla da geleceğe çok ciddi izler bırakacağına inandığını belirten Prof. Dr. Kavas, “Bu çalışmalara çok ihtiyaç var. Bunlar içerisinde de Afrika kıtası ayrı bir önem taşıyor. Bir şeyi ne kadar az bilirsek ondan o kadar uzak kalıyoruz. Ne kadar yaklaşırsak onunla hem hal oluyoruz. Afrika herkese kazandırıyor. Afrika’yı daha yakından ve daha iyi tanımak anlamak lazım” diye konuştu.
Şuanda Rusya’nın Afrika’da güç temsili anlamında Türkiye’den daha etkin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kavas, Orta Afrika Cumhuriyeti’nin başkentini Rus askerlerinin koruduğuna işaret etti.
Güç temsilinin kaba kuvvet değil, yumuşak güç anlamında olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kavas, şunları kaydetti:
“Bu konuda Ruslar elimize su dökemez ama maalesef etkinlikleri bizden daha fazla. Biz hiç sahip çıkmıyoruz. Bizim bu kıta ile yakın ilgimiz çok erken bir dönemde başlıyor. Bu kıta bizden de izler taşıyor. Bu izlerle muhataplarımızı kendimize bağlamamız gerekiyor. Bizim elimizde Afrikalılara anlatabileceğimiz çok güçlü Afrikalı devlet adamları var. Osmanlı’da sarayda Darüssaade var. Bu makamdaki kişiler çok etkin rolleri olan Afrika kökenli ağalar. Bunlardan birisi de Beşir Ağa. Böyle bir geçmişimiz var. Bunu değerlendirmeliyiz.”
Dünya üzerinde ülkelerin, kurumların, şirketlerin Afrika stratejileri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Kavas, burada önemli olanın Afrika’dan ne kadar istifade edileceğinin olduğunu söyledi.
Türkiye’nin Afrika kıtası ile ilişkiler anlamında birçok konuda Osmanlı’dan çok daha ileri seviyede olduğuna işaret eden Prof. Dr. Kavas, “Kıtanın her yerine dokunduk çünkü her yerine ses veriyor ses alıyoruz. Böylece Afrika’ya karşı ülkelerin eğilimleri çok ciddi yükseldi. Mesela Çinin Afrika’ya girişi çok büyük bir zorunluluk. Afrika’nın kapıları Çin’e kapatılsa Çin devleti bir iki yıl içinde yıkılır, yok olur. Her tarafta sosyal olaylar, açlık, işsizlik, yoksulluk zirve yapar. Şuanda Çin, Afrika sayesinde mevcut konumunu ayakta tutmaya çalışıyor” diye konuştu.
Tarihte de ne kadar büyük devlet varsa Fenikelilerden Roma’ya, Bizans’a kadar büyük devletlerin tamamının Afrika’ya dokunduğunu, bir şekilde temas halinde olduğunu anlatan Prof. Dr. Kavas, şöyle devam etti:
“19. Yüzyıldan itibaren de Avrupalılar Afrika’ya kuzeyden girmeye başlamış. Tarihte her zaman Afrika büyük devletlerin güç devşirdiği bir kıta olmuş. Biz burada Türkiye olarak etkin olacağız ama bu etkinlikte çok farklı boyutlar var. Türkiye Diyanet Vakfı olarak bir Dışişlerinin, TİKA’nın rolünü üstlenemeyeceğiz. Bizim de kendimize göre etkinlik alanımız olacak belki de hepsiyle örtüşen etkinlik alanımız olacak. Çünkü özellikle dokunduğumuz insanlar Müslüman olacak ve onları biz diğer alanlardaki çalışmalarla etkileyerek zemin oluşturmuş olacağız.”
Söyleşiye, Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti II. Başkanı İlyas Serenli, Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü Av. Mehmet Savaş Polat, Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Çetin ve Vakıf personeli katıldı.