Bir varmış, bir yokmuş… Zamanın birinde bu topraklarda bahçesindeki çiçeklerine âşık bir bahçıvan yaşarmış. Sabahları uyanır uyanmaz çiçeklerinin kokusunu içine çeker, incitmeden yapraklarını sever, suyunu verir, hatırlarını sorar ve uzun uzun onları seyredermiş… Çiçekleri hastalansa bahçıvan da hastalanır, gülse, bahçıvanın da güller açarmış yüzünde. Bir gün sevgiden yoksun, gözleri geceden karanlık biri acımadan koparmış çiçeklerinden birini toprağından, soldurup bırakmış öylece. Gün ağarmış, ağarmaz olaymış… Bir ok saplanmış sinesine bahçıvanın, inanamamış gördüklerine, bir kor düşmüş yüreğine.
Sonra bütün çiçeklere seslenmiş, umut vermiş her birine. Güzel yürekli çiçekleri solduranların acizliğini haykırmış bahçeye… Bütün çiçekleri bir yaratan var, O hepsini çok sever, yanına alır demiş. O gün çiçekler daha cesur açmış, beyazı, kırmızısı, sarısı el ele vermiş. Binlerce çiçeğin yüreği bir olmuş…
Bu acı hadise evvel bir zamanda değil, 2015 yılında yaşanmıştır. 20 yaşında hayata veda eden narin çiçek Özgecan Aslan’dır. Yaşadığı tarifsiz acıya rağmen, yüreğine taş basıp “Devletimiz zeval görmesin. Milletimiz necip, güzel bir millet. Rabbim özel yaratmış, çok sevdi yanına aldı. Bu memlekette artık ikilik olmasın. Bu vahim olayı yapan insanlara da zulmedilmesin, adaletin karşısına çıkıp cezalarını çeksinler. Allah onların analarının, babalarının da yardımcı olsun” diyen bahçıvan da Türkiye’yi sevgiyle birleştiren Özgecan’ın babası Mehmet Aslan’dır.