Diyanet İşleri Başkanı ve TDV Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İslam aleminin Kadir Gecesi’ni tebrik ederek, “Dünyanın geçici heveslerinden ve sonu gelmez emellerinden arınarak bu geceyi Kur’an’ın rehberliğinde yeniden dirilişimize milat kılmalıyız.” ifadesini kullandı.
Yüce Allah’ın sonsuz rahmetiyle yeryüzüne tecelli ettiği Kadir Gecesi’ne kavuşmanın ve onun feyzinden, bereketinden istifade edecek olmanın sevinç ve huzurunu yaşıyoruz. Bizleri bir kez daha böyle kıymetli bir geceye ulaştıran Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun.
Kadir; değer, kıymet ve itibar demektir. Bu geceye Kadir Gecesi denilmesi, onun şeref ve kıymetinden dolayıdır. Her bir anı birçok hayırla dolu olan bu gece, Kur’an-ı Kerim’in ilk ayetlerinin Cebrail (a.s.) aracılığıyla sevgili Peygamberimize (s.a.s.) indirilmeye başlandığı müstesna bir zaman dilimidir. Yüce Rabbimiz, bu gecenin değer ve önemini “Biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. Bilir misin nedir Kadir Gecesi? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. O gece melekler ve ruh, Rablerinin izniyle her bir iş için iner dururlar. O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik doludur” ayetleriyle haber vermiştir. Allah’ın insanlığa son vahyi Kur’an, sözlerin en doğrusu ve en güzel olanıdır. Yeryüzünü güzelleştirecek bütün insani değerleri öğreten; iffetli ve onurlu bir hayatın, adil ve huzurlu bir dünyanın yolunu gösteren ilahi bir kılavuzdur. Hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, faydalıyı zararlıdan ve güzellikleri çirkinliklerden ayıran eşsiz bir ölçüdür.
Allah’ın sonsuz merhametinin bir tecellisi olarak Kur’an-ı Kerim, tüm insanlık için bir öğüt ve hidayet rehberi, ona yönelen gönüller için bir şifa ve huzur kaynağıdır. Yüce Rabbimiz “Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.” (Yunus, 10/57) ve “Biz Kur’an’dan, müminler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz.” (İsra, 17/82) ayetleriyle bu hakikati vurgulamaktadır. Bu sebeple O’nu okumak, anlamak, O’nun ilke ve hükümlerini hayata taşımak, en temel kulluk görevimizdir. Bizi Rabbimize yaklaştıracak olan, Kur’an’a teslimiyetimiz, sadakatimiz ve muhabbetimizdir. Kuşkusuz Kur’an’ı okuyan ve O’nun refakatinde yaşayanlar, dünyada huzura kavuşacakları gibi ahirette de O‘nun şefaatine mazhar olacaklardır. Zira Kur’an, müminler için iki cihan saadetini müjdeleyen son vahiydir. Cenab-ı Hak, bu hususta şöyle buyurmaktadır; “Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan müminler için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler” (İsra, 17/9). Rasul-i Ekrem Efendimiz de (s.a.s.) Kur’an’ın, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak geleceğini müjdelemektedir (Müslim, Müsafirin 252).
Kur’an’ın nüzulüyle bereketlenen Kadir Gecesi, yüce Kitabımızla irtibatımızı pekiştirmek için değerli bir fırsattır. Dolayısıyla bu gece kapsamlı bir tefekkürle, bütün benliğimizle Kur’an’a yönelmeliyiz. Kur’an’ın emir ve yasakları karşısındaki hassasiyetimizi, uyarı ve ikazlarına karşı duyarlılığımızı bir kez daha gözden geçirmeliyiz. Kur’an’ın getirdiği ve öğrettiği ilkeleri, adaleti, ihsanı, merhameti, ahde vefayı ve hayatı anlamlı kılan bütün değerleri hayatımızda ne kadar temsil edebildiğimizin muhasebesini yapmalıyız. Dünyanın geçici heveslerinden ve sonu gelmez emellerinden arınarak bu geceyi Kur’an’ın rehberliğinde yeniden dirilişimize milat kılmalıyız.
Kadir Gecesi, aynı zamanda bir dua ve istiğfar gecesidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.); “Kim inanarak ve sevabını Yüce Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni ihya ederse onun geçmiş günahları bağışlanır.” hadisiyle bu hususa dikkat çekmiş ve bu geceye erişenlerin, “Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet” diye dua etmelerini tavsiye etmiştir. Dolayısıyla meleklerin her bir iş için fecre kadar yeryüzüne inerek Allah’a iman eden ve istikamet üzere bir hayat yaşayan müminleri cennetle müjdeleyeceği bu gece, bol bol dua ve istiğfarda bulunmalıyız. İhlas ve samimiyetle Rabbimize yönelerek O’nun sonsuz rahmet ve mağfiretinden istifade etmeye çalışmalıyız. Dualarımıza dünyanın dört bir yanındaki mazlum ve mağdur kardeşlerimizi de dahil etmeliyiz. Özellikle Gazze’de, Kudüs’de, Mescid-i Aksa’da zulme, katliama ve soykırıma maruz kalan Filistinli kardeşlerimize; dünyanın farklı bölgelerinde acı ve ızdırap çeken, baskı ve zulüm gören bütün Müslümanlara dualarımızda yer açmalıyız.
Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin ve alem-i İslam’ın Kadir Gecesi’ni tebrik ediyor, bu gece yapılan dua ve yakarışların, Müslümanların vahdetine ve insanlığın selametine vesile olmasını yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.
Prof. Dr. Ali Erbaş
Diyanet İşleri Başkanı ve TDV Mütevelli Heyeti Başkanı