
Diyanet İşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, yayınladığı Ramazan Bayramı mesajında, “Bayramlarımız, tatil fırsatının ötesinde; birliğe, sevgi, saygı, paylaşma ve sorumluluğa dayalı bir ilişkinin yeniden geliştirildiği ve büyütüldüğü fırsat günlerine dönüştürülmelidir.” ifadelerini kullandı.
Rahmet ve bereket mevsimi ramazan ayının ardından, zihin ve gönül dünyamızı zenginleştirerek bizleri barış, kardeşlik ve esenlik iklimi Ramazan Bayramı’na ulaştıran Yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun. Rabbimiz, ramazan vesilesiyle yeniden canlanan kulluk şuurumuzu daim ve diri eylesin.
Bayramlar, İslam’ın inanç, ibadet ve ahlak ölçülerine sadakatle ortaya konan sarsılmaz bir dirayetin ve bir yönüyle nefis terbiyesinden kazançlı olarak çıkabilmenin karşılığında Allah’ın müminlere latif bir armağanıdır. Aynı inanç ve medeniyet mensuplarının müşterek sevinç ve coşku günleri olan bayramlar, sevgi ve kardeşlik bağlarımızı güçlendiren, yüreklerimizi bütünleştiren, birlik ve beraberliğimizi pekiştiren özel zamanlardır. İnsanı diğerkâmlıktan uzaklaştıran ve bencilliğe sürükleyen hayat tarzları karşısında sıla-i rahim, dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma gibi asli değerlerin yaşatıldığı müstesna günlerdir.
Gerek bireysel gerekse sosyal bağların giderek zayıfladığı bir dönemde yaşıyoruz. Dünyevi menfaatlerin hayatı bütün yönleriyle etkisi altına aldığı böyle bir dönemde bayramlarımız, tatil fırsatının ötesinde; birliğe, sevgi, saygı, paylaşma ve sorumluluğa dayalı bir ilişkinin yeniden geliştirildiği ve büyütüldüğü fırsat günlerine dönüştürülmelidir. Zira bayramlar, hep beraber yaşandığında gerçek manasını bulmaktadır. Bu sebeple Ramazan Bayramı’nı dargınlıklarımızı gidermeye vesile kılarak birbirimize olan bağlılığımızı, sevgimizi ve muhabbetimizi yeniden tesis edelim. Anne ve babamızın rızasını kazanmak ve onların dualarını almak için bu müstesna vakitleri birer fırsat olarak görelim. Aile büyüklerimizle, akraba ve yakınlarımızla bayramlaşalım, hal ve hatırlarını soralım, gönüllerini alalım. Bizler, dünyanın neresinde olursa olsun mahzun yetimlerin, mahcup yoksulların, yaralı gönüllerin ve bitap düşmüş yüreklerin umudu olan bir milletiz. Ramazan Bayramı’nda da mazlumların, gariplerin, muhtaçların, yetimlerin yanında olalım, onların bayram sevincini yaşamalarına katkıda bulunalım. Özellikle çocuklarımızın bugünün heyecanını en güzel şekilde yaşamalarını sağlayalım. Ahirete irtihal eden sevdiklerimizi unutmayalım, onları da hayır-hasenat ve dualarla yad edelim.
Ramazan Bayramı’nın bereketli iklimine girdiğimiz bu günlerde İslam coğrafyası ne yazık ki zor günler geçirmeye devam etmektedir. Her gün şahit olduğumuz ve yüreklerimizi dağlayan görüntüler bayram sevinçlerini hüzne ve kedere boğmaktadır. Filistin’de uzun süredir uygulanan sistematik katliam, işkence ve soykırım girişimleri, bayramlarda dahi devam etmektedir. Yaşanan acıların son bulması için yüce Mevla’ya niyazda bulunalım. Bizlerden yardım bekleyen, umudunu bize bağlayan kardeşlerimizin, gariplerin, kimsesizlerin, yetimlerin, öksüzlerin imdadına koşalım. Bayramın bereketini, yokluk ve yoksulluk içinde hayatta kalma mücadelesi veren, haksızlığa, merhametsizliğe ve zulme uğrayan kardeşlerimizle paylaşalım.
Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin ve tüm İslam âleminin Ramazan Bayramı’nı en kalbi duygularımla tebrik ediyorum. Bizlere bu güzel ülkenin bayrağı altında özgürce bayram sevinci yaşattığı için Cenab-ı Mevla’ya sonsuz hamd ediyor; bu toprakları bizlere vatan kılan tüm şehitlerimizi minnetle ve rahmetle yad ediyorum. Ramazan Bayramı’nı başta Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa olmak üzere dünyanın farklı yerlerindeki mazlumların, mahzunların kurtuluşuna vesile kılmasını ve bizleri sağlık, afiyet ve güven içerisinde nice bayramlara eriştirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Diyanet İşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı