![](https://tdv.org/tr-TR/wp-content/uploads/2022/02/DR.-MADS-GILBERT.jpg)
Dünya bizim bildiklerimizi bilmiyor. Bu gidişata dur denilmeli Böyle devam edemez. Kimse bunu durdurmayacak mı?
Biz, bilim insanları ve doktorlar olarak insanlığa karşı yapılan bu vahşet karşısında sessiz kalamayız.
Mads Gilbert, Norveçli bir doktor. Otuz yılı aşan meslek hayatı boyunca savaş altında kalan Filistin halkının yanında oldu. Ne zaman İsrail Filistin’i bombalasa Filistin halkının yardımına koştu ve insan değeri üzerine kurduğu hayatında iyiliğin dili, dini ve ırkı olmadığını tüm dünyaya gösterdi.
Filistinlilerle Tanışma
Doktor Mads Gilbert, Filistinlilerle ilk olarak yirmili yaşlardayken İsraillilerin Batı Beyrut’u abluka altına alıp bombaladığı sene olan 1981 yılında tanışmıştı. Mads Gilbert yaşadığı o günleri, “İsrail, şehri kuşatmak için önce elektriği ve suyu kesti. Böylece şehre gıda ve ilaç ulaşmasını engelledi. Sonra da şehri gece gündüz bombaladı. Bunu yaparken sadece askerî hedefleri değil okulları, yerleşim yerlerini, hastaneleri, ambulansları, hatta yaralıları kurtarmaya çalışan insanları bile hedef aldılar. Korkunç bir manzaraydı.” cümleleri ile ifade etmişti.
Doktor Mads Gilbert, 1981 yılında işgal altındaki Filistinlilerin dramını gördükten sonra hayatını bu davaya adamış ve vicdanı olan herkesin dünyaya Filistin işgalini anlatması gerektiğini söylemişti. O, Filistinlilerin yaşadıkları zulmü Batı’ya aktaran bir ses olmuş ve bunun için her fırsatta sesini dünyaya duyurmaya çalışmıştı, duyurmaya da devam ediyor.
Sivil halka yönelik yapılan saldırılara sessiz kalmak istemeyen Mads Gilbert 2008 yılında işgalin başlamasının ardından gittiği Gazze’de hiçbir gazeteci olmadığını fark etmişti. Filistin halkı yalnızdı. 2008-2009 senesinde yaşadıklarını kaleme aldığı kitabında bu durumu şu cümlelerle anlatmış: “İsrail sistemli olarak Batılı gazetecilerin ve sağlık çalışanlarının içeriye girmesini engelliyordu. Gazze’ye bir arkadaşımla 2008’in yılbaşı öncesinde saldırının beşinci gününde Mısır üzerinden girebildik. Kimse direniş gösterip İsrail’in saldırısından bahsetmek istemiyordu ya da kimsenin elinden bir şey gelmiyordu. Şifa Hastanesi’ndeki doktorluk hizmetimize ek olarak yaşadıklarımızı dünyaya aktarmayı kendimize görev edinmiştik.”
Mads Gilbert, bir yandan yaralıları iyileştirmeye çalışırken diğer yandan da tanık olduğu korkunç manzarayı dünyaya bildirmek için haberler yapmaya başlamıştı.
Gazze halkının yaşadığı ıstıraba şahit olan Mads Gilbert, bir yandan yaşadıklarını yazmış bir yandan da bu durumu fotoğraflayarak belgelemeye çalışmış. Patlamaların kesildiği, arkadaşlarının kısa da olsa dinlenmeye çekildiği ve internet ulaşımının olduğu zamanlarda Norveç başta olmak üzere Batılı TV ve gazetelere mail atarak bu vahşetten haberlerinin olmasını sağlamıştı.
2008-2009 yılında Gazze’de
Mads Gilbert, 2008 yılında Noel kutlamak için çocuklarıyla tatile gittiği yerde Gazze’nin bombalandığı haberini alınca çocuklarıyla vedalaşarak Filistin’e doğru yola çıkmıştı. Çocukları kendisine destek olmuş “Gitmek istiyorsan yanındayız.” diyerek sevgili babalarını cesaretlendirmişlerdi. “Bir şeye inanıyorsanız onun için mücadele etmelisiniz.” diyen Gilbert mazlum ve muhtaçlar için mücadelesini sonuna kadar devam ettireceğini söylemişti.
Norveç’ten Gazze’ye yine doktor olan bir arkadaşıyla gelen Mads Gilbert, arkadaşıyla önce Mısır’ın Kahire şehrine uçakla inmiş ve oradan arabayla Gazze’ye doğru yola çıkmışlardı. Fakat Mısır, sınırdaki giriş çıkışı kapattığı için Gazze’ye girmek oldukça sıkıntılı olmuştu. Norveçli yetkililerin devreye girmesiyle girişlerdeki sorunu çözmüş ve sınırı geçmeyi başarmışlardı.
Gilbert hayatını Filistin’de yaşam mücadelesi veren insanlara adamaya karar vermiş, onlara yardım etmeyi yaşamının bir parçası haline getirmişti. İsrail, 2007 yılında bölge halkının seçimle başa getirdiği hükümet sebebiyle Gazze’ye ambargo uygulamaya başlamış, insani ihtiyaçların bölgeye giriş ve çıkışlarını yasaklamıştı. Keyfî olarak kamu kurumları, hastaneler, okullar ve evlere saldırılarda bulunmuş, bulunmaya da devam etmekteydi. Beş kilometrekare olan Gazze Şeridin’de yaklaşık iki milyon insan yaşamaktaydı. Nüfusunun bir milyondan fazlası mülteci kamplarında geçen Filistinliler için hayat hiç de kolay değildi. Jabalya, Gazze, Beyt Lahya, Beyt Hanun, Dir el-Belah, Hanyunus, Refah ve Abasan Kebir evleri olmayan, bombalardan kaçan insanların sığındıkları mülteci kamplarıydı.
İsrail, Gazze’ye mal ve eşya giriş çıkışına sınırlamalar getirmişti. İnsanlar hukuksuz bir ambargoyla karşı karşıya kalmışlardı. Gazze eğitimden sağlığa, ekonomiden güvenliğe pek çok sorunun yaşandığı bir açık hava hapishanesine dönüştürülmüş ve dünyayla tüm bağlantısı kesilmişti.
Gilbert, tüm bunlara rağmen ve bölgede öldürülme tehlikesi olduğunu bile bile her bombardımanda ülkesinden çıkıp Filistin’e gelmiş ve burada hastaneye getirilen yaralılara müdahale etmiş, binlerce kişinin iyileşmesi için çalışmıştır. Saldırı olduğu zamanların dışında da senede en az bir defa Filistin’e giderek sağlık alanında projeler gerçekleştirmeye çalışmıştır.
Tüm bu yaşananları “insan eliyle yapılmış bir felaket” olarak niteleyen Mads Gilbert, İsraillilerin Filistinlileri yoğun bombardımana tutup gıdasız ve ilaçsız bırakıp bezdirerek sınırların dışına atmak istediklerini dünyaya duyurmak için çabalamıştı.
2008-2009 İsrail Gazze saldırısı sırasında hastaları tedavi eden Mads Gilbert verdiği bir röportajda İsrail’in beyaz fosfor bombası kullandığını, bu bombaların ciddi yanıklara sebep olduğunu ifade etmişti. Hatta yanıklar o kadar ileri boyuttaydı ki bazı vücutlar kemiğe kadar kavrulmuştu. Doktor Gilbert bu gördükleri karşısında sessiz kalamamış. Aktif olarak bulunduğu Şifa Hastanesi’nde savaş mağdurlarını iyileştirmeye çalışırken diğer yandan da uluslararası alandaki basın kuruluşlarına çokça röportaj vermişti. Bu konuşmalarında Filistin halkının İsrail bombardımanı sonucu maruz kaldığı çaresizlikten bahsetmişti.
Hiç tanımadığı, dillerini dahi bilmediği insanlar için canını tehlikeye atan Gilbert, bu yaptıklarıyla Filistinlilerin sesi olmuştu. Onların seslerini ulaştırmaya güçlerinin yetmediği yerlere çaresizliklerini duyurdu. Bombaların, dronların arasında verdiği sayısız röportajla cesaretini gösterdi. Yeryüzünde yaşayan tüm insanlara mesaj vermeye çalışmış: “Dünya bizim bildiklerimizi bilmiyor. Bu gidişata dur denilmeli. Böyle devam edemez. Kimse bunu durdurmayacak mı?” cümleleriyle kendini ifade etmişti.
NORWAC (Norveç Yardım Komitesi) kurucu üyelerinden biriydi Gilbert. NORWAC aracılığıyla sesini daha rahat duyuruyordu ve insani yardım malzemesi gerektiği zaman bu yardım komitesi harekete geçiyordu. Fakat 2009 yılındaki saldırılarda İsrail, malzemelerin sınırdan geçişine izin vermemişti. Hastanelerde kullanmak için anestezi makineleri, solunum cihazları, ilaçlar da buna dâhildi.
2009 senesinin 3 Ocak tarihinde yaşadıkları onun verdiği zorlu mücadelenin açık bir göstergesi olmuştu. Şifa Hastanesi’ndeyken gelen toplu ölüm haberlerine yenisi eklenmişti. Bu tarihte sebze pazarı bombalanmış ve çok sayıda yaralı hastaneye getirilmişti. Doktor Gilbert, zorlukla duvara yaslanmıştı. Düşmemek için kendisini zor tutmuş ve koşarak pencereden dışarı bakmıştı. Yükselen dumanları görünce durum karşısında sabrı iyice taşmıştı. Telefonu eline aldığı gibi durumu anlatan bir mesaj yazmıştı. “…Ölüler diyarı! Ölümün, kanın ve kesilmiş uzuvların içinde yüzüyoruz. Çok fazla çocuk. Hamile bir kadın. Daha önce böylesine korkunç bir şey yaşamamıştım. Şu an tankları duyabiliyoruz. Bunu başkalarına gönderin, haykırın!” Hızla medyaya, çocuklarına ve arkadaşlarına bu mesajı atmıştı.
O sırada hastaneye gelen yaralı çocuklarla kendi çocuğu gibi ilgilenmişti Gilbert. Umutsuzluğu arttığı zamanlarda yaralı çocukların başını okşamış. Çocuklar için insanüstü bir çaba sarf etmiş, ölen çocukların ölümüne dayanamayarak alınlarından öpmüştü. 2009 yılında bombardımanlar öylesine artmıştı ki top seslerinin gittikçe yaklaşmıştı. Filistinlilerle birlikte Şifa Hastanesi’nin de bombalanma endişesini taşıyordu.
Gazze dönüşünde Norveç’te büyük bir kalabalık karşıladı yardımsever doktoru. Halk onu bağrına basmış ve Filistinliler için yardım kampanyaları başlatmıştı.
Temmuz-Ağustos 2014’te İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında tekrar Gazze’ye gitmiş ve ilerleyen yaşına rağmen Şifa Hastanesi’nde kendisini bekleyen yaralılara yardım etmeye başlamıştı. Önceki yıllarda yaptığı gibi aynı zamanda Filistinlilerin sesi oldu. Birleşmiş Milletlere yazdığı raporda Filistin sağlık sisteminin çöktüğünü yazdı. Gazze’nin ilaç ve bir hastane için gerekli ne varsa hepsinin girişinin engellendiğinden söz etti. Savaş sırasında tedavi edilmesi gereken insan sayısının her dakika arttığını, hastane kapasitesinin ise bunu taşıyacak gücünün olmadığını, eğer böyle devam ederse Filistin halkının bir felakete doğru sürüklendiğini maillerinde, çıktığı TV programlarında ısrarla ifade etmişti.
Bir Batılı olarak bu durumdan utanç duyduğunu söyleyen Gilbert, “Onlara acımamalıyız, onlara destek olmalıyız.” diyerek savaş altında yiyeceksiz, içeceksiz kalan ve durmaksızın bombalanan Filistinlilerin haksız yere maruz kaldığı zulmü haykırmıştı.
Filistinli doktorların yayınladığı tıp dergisi Lanchet’de de doktor olarak bu felakete son verilmesi gerektiğinin altını çizmişti. “Biz, bilim insanları ve doktorlar olarak insanlığa karşı yapılan bu vahşet karşısında sessiz kalamayız. Okurlarımıza da söylüyoruz sessiz kalmasınlar. Abluka altındaki Gazze’de insanlar, dünyanın en büyük ve en donanımlı ordularından biri tarafından sistematik bir şekilde öldürülmektedir.”
2014 yılındaki bombardıman elli bir gün sürdü, bu sürede Gilbert, sayısı on bini aşan yaralıyı tedavi etmişti. Hastaneye gelenlerin yüzde doksan beşinin kadın ve çocuklardan oluştuğunu bir ortamda yaşananları ve medyanın dahi açıklıkla yazamadığı şeyleri söylemişti. “İsrail, Koruyucu Hat ismini verdiği operasyonda BM raporuna göre 2009 operasyonuna oranla beş kattan daha fazla bomba kullandı. Saldırıda üç bin beş yüz çocuk yaralandı. Bunların normalde BM, Kızılhaç gibi kuruluşlar tarafından korunması gerekirdi. Ancak hiçbir şey yapılmadı. İsrail, korkunç bir dokunulmazlığın tadını çıkarıyor.” Yaptığı bu açıklamalar İsrail hükümetini kızdırmıştı. Olayların tanığı olması ve İsrail’in bu bombardımanı bilinçli olarak yaptığını söylemesi de İsrail’in tepkisini almasına neden oldu. Fakat bu durum Mads’in umrunda değildi. Çünkü onun tek derdi bu insanlık vahşetini tüm dünyaya duyurarak buradaki ablukaya son verilmesini sağlamaktı.
Mads Gilbert yaşananları sürekli olarak Filistin dışına aktarmaya çalıştı. 2014 yılında gece başlayan ve insanı ürperten saldırının ardından sesini duyurabilmek için bir mektup yazmaya karar verdi. Mektubunda Filistin’de sivil halkın maruz kaldığı savaşın dehşetini şöyle anlattı:
Sevgili Dostlar,
Geçen gece inanılmaz şeyler oldu. Gazze’ye yapılan kara harekâtı, her yaştan çok sayıda masum ve sivil Filistinlinin sakatlanması, parçalara ayrılması, kanlar içinde titreyerek ölmesi gibi her türlü zarara sebep oldu.
Ambulanslardaki kahramanlar ve Gazze’nin hastanelerindeki bütün çalışanlar on iki veya yirmi dört saat arasında çalışıyorlar. Yorgunluktan ve insani olmayan çalışma koşullarından dolayı tükenmiş durumdalar (Dört aydır maaşları ödenmiyor). İnsanları önemsiyorlar, acil durumda olanlara öncelik vermeye ve akıl almaz beden karmaşasını, boyutları, uzuvları, insanların yürüyebilip yürüyemediklerini, kanamaları olup olmadığını anlamaya çalışıyorlar.
Mads Gilbert yazının devamında bu mektubu gözyaşları içinde kaleme aldığını fakat bu gözyaşlarının onlar için hiçbir anlamının olmadığını yazmıştı. Silahların çoğunun Amerikan yapımı olduğunu söyleyen Gilbert, mektubun devamında Eski ABD Başkanı Barack Obama’ya seslenerek:
Sayın Obama, sizin bir kalbiniz var mı?
Sizi bir gece, sadece bir geceliğine buraya Şifa’ya davet ediyorum. Belki bir temizlikçi kılığına girebilirsiniz.
Yüzde yüz eminim ki bu tarihi değiştirebilir.
Kalbi ve gücü olan hiç kimse Şifa’da bir gece geçirdikten sonra Filistinli insanların katledilmesine son vermek konusunda ikna olmadan buradan ayrılmaz. Ama kalpsiz ve merhametsiz olanlar Gazze’deki saldırı üzerinden planlar ve hesaplar yaptılar. Kan nehri önümüzdeki gece de akmaya devam edecek. Ölüm çanlarının sesini duyabiliyorum.
Lütfen! Ne yapabiliyorsanız yapın! Bu kesinlikle böyle devam edemez.
Mads Gilbert’ın yazdığı bu mektup uluslararası alandaki tanınırlığını arttırmıştı. 2014 yılında Norveç-Filistin ortak komitesi öncülüğünde düzenlenen ve yaklaşık kırk kadar kuruluşla, İsrail’in Gazze’ye olan saldırıları protesto edildi. Burada Mads Gilbert’in yazdığı bir metin okunmuştu. Mads eyleme katılan herkesi bombardımanlar arasında selamladıktan sonra dayanışmanın Gazze halkına güç verdiğini ifade etmişti: “Size Gazze’den haykırıyorum: Kaybedecek vaktimiz yok! Çılgınlığı durdurmanız gerekir! Bombaların sesinden daha yüksek bağırmalısınız! Düşünün, Gazze halkı bizim gibi özgür, bağımsız ve huzurlu olacak. Filistinliler aynı insan haklarına, İsraillilerle, Amerikalılarla, Norveçlilerle aynı yasal koruma haklarına sahip olmalı. Filistinlilerin de dünya üzerinde yaşayan hepimiz gibi aynı insani değerleri var.
Silahlar düştüğünde, güçsüzlük de düşer!
İnsan değerini yarattığımızda, barışı da yaratırız!”
Mads Gilbert bir yandan doktorluk görevini yerine getirirken diğer yandan kulağını bu zulme kapayan ülkelere Filistin’in sesini duyurmak için tüm yolları deniyordu. Onun çabaları sayesinde Oslo’da, Paris’te bu saldırılara son verilmesi protestoları yapılmış ve Filistin’e destek mesajları gönderilmişti.
Gazze’ye Giriş Yasağı
2014 senesindeki saldırı sonrasında Norveç’e dönmüştü fakat kısa bir süre sonra Gazzelilerin kendisine daha çok ihtiyacı olduğunu düşünerek tekrar Filistin’e gitmeye karar vermişti. Sınır kapısına geldiğinde içeri alınmadı. Sınırdaki askerle aralarındaki konuşmada “Ben bir doktorum ve yasadışı hiçbir faaliyete katılmadım. İsrail yasalarına aykırı davranmadım. İsrail’in bana Gazze’de kalabilmem için verdiği yasal süreyi bile doldurmadım.” diyerek durumu anlatmaya çalışsa da askerler yasaklı listesinde bulunduğunu ve Filistin’e girişinin ömür boyu yasaklandığını söyledi.
Ardından “İsrail’e karşı yanlış bir şey yapmadım fakat konu benimle ilgili değil. Politik görüşlerim nedeniyle Filistin halkı cezalandırılıyor.” açıklamalarını yapmıştı.
Mads Gilbert’ın Gazze’yi Anlatan Kitapları
2008 yılı sonu ve 2009 yılı başında meydana gelen yirmi iki günlük saldırıda binlerce Filistinli yaşamını kaybetmişti. İşte o vakitlerin şahidi Mads Gilbert, yerle bir olan Filistin’in yanında yer aldı. Yaşanan olayların tanıkları olan Doktor Mads Gilbert ve arkadaşı Doktor Erik Fosse yaşananları olduğu gibi aktarmak için günü gününe aldıkları notları birleştirmiş ve bir kitap haline getirmişlerdi. Gazze’nin Gözyaşları olarak Türkçeye çevrilen kitapta İsrail’in Filistinli sivillere yönelik saldırıları ve Şifa Hastanesi’nde yaşananlar tüm gerçekliğiyle anlatıldı. Ayrıca 2014 yılındaki saldırılardan sonra da Gazze’de Gece isimli kitabıyla Filistin’in sesi olmaya devam etti.
Filistin’de halkının yaşadığı insanlık vahşetine şahit olan Mads Gilbert, insanı ırkına, rengine, diline ve dinine göre değil insan olduğu için kıymet veren iyi bir insandır ve o yaptıklarıyla Filistin’in çığlığı olmuştur.