Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü Av. Mehmet Savaş Polat, Türkiye’de ve dünya üzerindeki birçok toplulukta yaşanan sorunların temelinde sosyokültürel problemlerin yattığını belirterek “Kültürü ne kadar bozarsanız, o milleti o kadar maniple edebilirsiniz” dedi.
Polat, Kayseri’de Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile Türkiye Diyanet Vakfınca düzenlenen ve Kayseri İl Müftülüğü tarafından desteklenen “Dünden Bugüne İslam Coğrafyası: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı Uluslararası Anadolu İmam Hatip Liseleri Öğrenci Sempozyumuna katıldı.
“İslam Coğrafyasında Sosyokültürel Sorunlar” konulu oturumun başkanlığını yapan Polat, sempozyumda yaptığı konuşmada, toplumların birbirlerini olumlu yada olumsuz çok ciddi bir şekilde etkilediğini söyledi.
Kültür anlamında özellikle uluslararası iletişiminin çok geliştiğini ve bunun sonucu olarak da toplumlar arasında çok ciddi dezenformasyon ve dejenerasyon yaşandığını dile getiren Polat, “Kur’an-ı Kerim’de özellikle Allah-u Teala fesadı yayan toplumlardan bahsederken, ‘Toplumları bozanlar, kötülük yapanlar, ekini ve nesli ifsad ederler’ diyor. İşte nesil, dışarıdan birtakım operasyonlarla, kültürel dejenerasyonlarla bozuluyor. Kültür, aslında dini öğretilerle birlikte gelişen ve toplumların kökünü teşkil eden bir kavram, olgudur. Kültürü ne kadar bozar, dejenere ederseniz o milleti o kadar maniple edebilir, o kadar kullanabilirsiniz. Bizim, özellikle son yıllarda yaşadığımız problemlerin büyük bir kısmı bu sosyokültürel problemlerden kaynaklanmaktadır. İnsanların algılarıyla oynanıyor, algı üzerinden de kültürleriyle oynanıyor. Birçok operasyon algı üzerinden yapılarak toplumlar bir şekilde değiştiriliyor, farklı bir yöne kanalize edilebiliyor” şeklinde konuştu.
Dubai’de görev yaptığı dönemde Türk dizilerinin bölge halkı üzerinde nasıl olumsuz bir etki bıraktığını gözlemleme imkanı bulduğunu anlatan Polat, şöyle devam etti:
“Bizi doğru yansıtmayan diziler üzerinden oradaki Arap toplumlarına Türkiye ile ilgili çok ciddi bir algı bırakıyorlardı. Biz de bunu düzeltmek için Türk kültürünün dizilerde anlatıldığı gibi olmadığını anlatabilmek için birtakım faaliyetler yürütüyorduk. Dolayısıyla sadece bir dizi üzerinden bile büyük operasyonlar yapılabildiğini o zamanlar gördük. İşin özüne gelecek olursak, aslında işin özünde eğitim var. Eğitim, toplumların geleceğinin teminatı olan nesillerin doğru bilgiyle yüklenmesine, hem akıl hem vicdan olarak temiz kalmasına yardımcı olan en büyük etkendir. Dolayısıyla eğitimi ne kadar düzgün ve sağlıklı verirsek inşallah sosyal doku da, kültürel yapı da, kökler de o kadar temiz kalır.”
Türkiye Diyanet Vakfı olarak eğitimi çok önemsediklerini ve bu alanda uluslararası boyutta önemli faaliyetler yaptıklarını ifade eden Polat, özellikle yurt dışından getirilen öğrencilere doğru, sahih bilginin hikmetli bir şekilde aktarılmasına hizmet ettiklerini vurguladı.
Eğitim hizmeti verilen öğrencilerin, ülkelerine döndüklerinde edindikleri doğru ve sahih bilgileri uygulama ve yaşantılarına aksettirmelerine destek olduklarını dile getiren Polat, bu sahih bilgilerin ana yoldan sapması için tarih boyunca çeşitli gruplar, birtakım yapılar veya devletlerin çok ciddi uğraş verdiğini söyledi.
“Kültür yapımızı korumak için doğru bilgiyi doğru kaynaktan almalıyız”
Tarihte büyük savaşlara bakıldığında dünyanın sosyokültürel yapısını etkileyecek mahiyette olduğunun görülebileceğini belirten Polat, şunları kaydetti:
“Cengizhan’ın Bağdat’ı yakması, Haçlıların Kudüs’e ilerlerken geçtikleri bölgelerde bir sürü kitabı, medreseleri yakması, kültürel dokuyu yakıp yıkarak gitmeleri İslam dünyası başta olmak üzere dünyanın sosyokültürel yapısını yüzyıllarca etkilemiştir. Bu olayın bir de soğuk savaş döneminde kullanılan yöntemi vardır. Soğuk savaş döneminde algı üzerinden, bir takım misyonerlik faaliyetleri üzerinden bu işler yapılmaktadır. Misyonerlik faaliyetlerini gerçekleştirenler her şeyi meşru gördüğü için çok farklı gruplar altında hiç olmadık coğrafyalarda bile bu operasyonları yapabiliyorlar. Yakın zamanda yaşadığımız FETÖ operasyonu bunun en bariz örneklerinden birisidir. Bu tür faaliyetleri engelleyebilmemiz, toplumumuz ve kültür yapımızı bu faaliyetlere karşı koruyabilmemiz için çok okumalıyız, araştırmalıyız, doğru bilgiyi doğru kaynaklardan almaya çalışmalıyız. Baktığımız şeylere hikmetle bakmak, yaptığımız işleri hikmetli bir şekilde yapmak durumundayız. Müslümana yakışır şekilde, vicdanımıza bakarak, merhametli, hikmetli bir şekilde olayları yorumlayarak inşallah bu tip problemlerin üstesinden geleceğiz.”