Diyanet İşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Bu yıl ‘Kardeşini unutma beklenen sensin’, ‘Kardeşliğimiz zekatla bereketlensin’ sloganıyla zekat ibadetini gündem yapıyoruz” dedi.
Başkan Erbaş, Ordu’nun Fatsa ilçesinde düzenlenen “36. İl Müftüleri İstişare Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, rahmet, bereket ve mağfiret iklimi ramazan arifesinde oldukça önemli hususlarda istişare ve müzakerelerde bulunmak üzere bir araya geldiklerini söyledi.
Ramazan ayının her türlü iyilik ve güzelliği bünyesinde barındıran kutlu bir mevsim olduğuna işaret eden Erbaş, ramazana bir hafta kaldığını anımsattı.
Erbaş, bütün ibadetlerin en temel amaçlarından ve hikmetlerinden birinin insanları ahlaklı, duyarlı, sorumlu bireyler yapmak ve bu güzellikleri toplumsal hayatın merkezi haline getirmek olduğuna dikkati çekerek, oruç ibadetinde de asıl amacın kalbin, aklın, bütün duyuların oruçla bütünleşmesi ve kulun ibadet bilinci, dua ve güzel ahlak ile Rabb’iyle buluşması olduğunu, hakkıyla idrak ve ihya edilmesi, hikmet, nimet ve güzelliklerini iyi değerlendirilmesi halinde ramazanın, hayatı bir okula, bütün yeryüzünü bir mabede dönüştüreceğini kaydetti.
Her ramazan ayında İslamın hayat veren ilkelerinden birini tema yaparak gündeme taşıdıklarını aktaran Erbaş, bu yıl “Kardeşini unutma beklenen sensin”, “Kardeşliğimiz zekatla bereketlensin” sloganıyla zekat ibadetini gündem yaptıklarını söyledi.
Erbaş, yakın geçmişte FETÖ’nün milletin zekatlarını nasıl istismar ettiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
“Bunu ifade etmem gerekiyor, bizim ihmal ettiğimiz her alan istismara maruz kalmıştır. Bunun en somut örneğini FETÖ terör örgütünde gördük, önce milletimizin zekat, sadaka ve bağışlarına ihanet etmiş, hiçbir dinî ahlâkî hukukî ilke tanımadan kendisine yapılan bağışları, uluslararası kirli merkezlere rüşvet vermek dahil vatanına, milletine, devletine ihanet için kullanmıştır, biz boşluk bıraktığımız için. Dolayısıyla bütün mali ibadetler konusunda da büyük bir özveri, dikkat, samimiyet ve titizlik içinde vatandaşlarımıza rehberlik etmeye mecburuz. Onun için bir seferberlik başlattık, Zekat seferberliği. Camilerimizin yönetimini bir başkasına bırakıyor muyuz? Hac ve umrede organizasyonunda nasıl biz önderlik yapıyoruz, zekâtta da bunu gerçekleştireceğiz.”
“Biz zekatı namazdan, hacdan, oruçtan ayırabilir miyiz?”
Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının namaz, oruç, hac ve umre görevini yerine getirdiğini kaydederek, şöyle devam etti:
“Bir zekat kalmış. Biz zekata camilerimizi yönettiğimiz gibi, hac ve umreyi organize ettiğimiz gibi şimdiye kadar sarılmadık ama dedik ki zekat madem ki İslam’ın 5 şartından birisidir, devlet de bu görevi Diyanet İşleri Başkanlığına kanunla vermiştir. Biz zekatı namazdan, hacdan, oruçtan ayırabilir miyiz? O yüzden daha metotlu projelerimizi ortaya koyarak milletimizin zekatını emin ellerde, yani Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakfında toplayıp gerçek sahibine nasıl ulaştırabiliriz, bunun gayreti içerisinde çalışmaya başladık. İnşallah daha teşkilatlı çalışacağız.”
Diyanet İşleri Başkanlığı öncülüğünde Türkiye Diyanet Vakfının ülkede ve dünyanın her yerinde açlık, doğal afet, savaş ve şiddetin yaşandığı kriz bölgelerindeki milyonlarca vatandaşa insani yardım götürdüğünü vurgulayan Erbaş, milletin zekat ve bağışlarını vermek için gerçek muhtaçları ve güvenilir kurumları aradığı bir dönemde başkanlıklarının, vatandaşların zekatlarını da büyük bir titizlik, duyarlılık, şeffaflık içinde, emanet bilinciyle gerçek sahiplerine ulaştırdığını ifade etti.
Erbaş, her sene olduğu gibi bu sene de güzel bir ramazan geçirmek için başta camilerde olmak üzere bütün hazırlıkların tam ve eksiksiz olması gerektiğine dikkati çekerek, teravihler, mukabeleler, iftarlar gibi her yönüyle ramazan iklimine ve coşkusuna özellikle kadınlar, gençler ve çocukların daha çok katılması için azami gayret gösterilmesi gerektiğini belirtti.
Ramazanın, bunalımlar, krizler çağında bütün fertleriyle insanlığın sığınabileceği yegane esenlik ve huzur limanı olduğuna vurgu yapan Erbaş, insanlığı utandıran, vicdanları yaralayan cinayetler, intiharlar ve sapkınlıkların önüne ancak ramazanın getirdiği irade ve nefis terbiyesi, paylaşma ve iyilik ahlakı ile geçebileceklerini söyledi.