“ Barış, dünyanın en güzel kelimesidir.
Barış kardeşlik demektir, yaşamak demektir.
İslam demektir,
İnsanlık demektir.
Bu dünya hepimize yeter…”
Kan Davalarından Barış Sofralarına Uzanan İyilik Yolu…
Diyarbakırlı, Sosyal Bilgiler öğretmeni olan Yahya Kamçı, yaşadığı bölge başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında kan davaları sebebiyle oluşan küslükleri ortadan kaldırmak için var gücü ile çalışıyor. Bölgede şimdiye kadar bin 174 kan davasının barışla sonuçlanmasında arkadaşları ile beraber rol alan Yahya Kamçı, “Barış insanın ruhuna, tenine işliyor. Kan davalı insanların barış günü aynı sofra etrafında toplanmalarını görmek mutluluk verici. Barışın her yerde hakim olduğu bir dünya hayal ediyorum” diyor.
İnsanlara hizmet etmekten dolayı mutluluk duyduğunu ifade eden Yahya Kamçı, geçmiş yıllarda Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen, Diyarbakır’da “Barış Babası” olarak bilinen rahmetli ‘arabulucu’ Sait Özşanlı’nın yanında başladığı bu iyilik hareketini artık kendisi devam ettiriyor.
Diyarbakır’da 17 yıldır öğretmenlik yapan 41 yaşındaki Yahya Kamçı, iki çocuk babası. Ailesinin de gurur duyduğu ve her iyilik hareketinde onların büyük desteğini aldığı bir iyilik elçisi. Özellikle yaşadığı bölge olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında kan davaları, kız kaçırma vakıaları ve borç meselelerinden dolayı oluşan küslükleri ortadan kaldırmak için bir çok insanın barışmasına sebep oluyor ve farkındalık oluşturmak için de bir çok arkadaşını bu harekete davet ediyor.
Çevresinde renkli kişiliği ve çok yönlülüğüyle tanınan Yahya Kamçı, pek çok sosyal sorumluluk projesinin organizasyonunda da öncü rol üstlenmiş. Öğrencileri ile birlikte yürüttüğü bu projeler, onu sıradan bir eğitimci olmaktan çok öteye taşımış.
Engelli çocuklara tekerlekli sandalye alabilmek için atık piller, atık yağlar ve mavi kapakları toplama projelerini başlatarak, bunu hem çocukların sandalyeye ulaşması için hem de etrafı temiz tutmak için yapmış. 150 bin su şişesi kapağı, 2 bin litre atık yağ, 250 kg. atık pil toplamış ve Diyarbakır’daki sivil toplum kuruluşlarınca 3 yıl üst üstte yılın öğretmeni seçilmiş. İnsanları barıştırmanın yanı sıra, çocuklara ve tabiata faydalı birçok çalışmanın içerisinde yer alarak iyi bir eğitimci olmak için geçilecek tüm yollardan yürüyor…
Düşmanlıktan Kardeşliğe…
Yahya Kamçı’nın kavgalı ve kan davalı aileleri barıştırma hikâyesi, bölgenin tanınmış kanaat önderlerinden olan ve bölgedeki pek çok aileyi barış sofralarında bir araya getiren Sait Özşanlı’yı ziyaretiyle başladıktan sonra, sorunlarına ortak olacağı her ailenin barışma sürecinde ayrı bir heyecan duyarak devam etmiş.
Kaderin bu iki barışsever elçiyi bir araya getirmesinde bir hayır olduğuna kani olarak, hiçbir tehlikeyi ve riski hesaba katmadan ve Allah rızası için çıkmış bu yola…
Sait Bey, Yahya Kamçı’daki potansiyelin farkına vararak, ilk ziyaretinde ona bir teklifte bulunmuş. “Ne yaptığımı sorduğunda öğretmenlik yaptığımı söyledim. O da saygın bir işim ve kişiliğim olduğunu söyleyerek davalı aileleri barıştırmak üzere kendisi ile birlikte çalışmamı teklif etti. Sonuçta hayırlı bir iş ve benim ruhuma uygun bir şeydi. Bir gün Diyarbakır’ın Lice ilçesinde bir köye gittik. Orada iki aile arasındaki sorun Kur’an-ı Kerim’in altından geçtikten sonra bitti.” diyor Yahya Kamçı.
Kur’an-ı Kerim’in altından geçene kadar düşman olan bu insanların, geçtikten sonra kardeş gibi birbirlerine sarıldıklarını görüp çok duygulanmış Yahya Kamçı. “Demek ki barış kardeşlik demek” diyerek Sait amcamın yanında olmanın ne anlama geldiğini ve hem kendisine hem de eğitim-öğretim hayatında gelecek nesilleri bu yolda nasıl motive edeceğini kavramış.
İnsanların birbirlerine tahammül edemediği için küs kalıp, çevrelerinden ve kurulu düzenlerinden göç etme duygusuyla hareket ettiğini söyleyen Yahya Kamçı, “Bu durumda biz de ‘neme lazım’ diyemeyiz. Neme lazım diyen bir insan insalığını kaybetmiş derdi Sait amca. İnsanlığımız için barışı sağlamalıyız” diyerek sırtlandığı davanın bilincini aktarıyor.
İnsanların Sorunlarını Tek Tek Dinliyor…
2009 yılına kadar Özşanlı ile beraber her davaya katılan Yahya Kamçı, onun vefatından sonra arkadaşları, öğretmenler, imamlar ve Özşanlı’nın çocuklarıyla beraber ‘Hacı Sait Özşanlı Barış Komisyonu’nu oluşturmuşlar. Bu komisyon üyelerinin sayısı zamanla azalıp çoğalsa da Özşanlı’nın yolundan hiçbir zaman ayrılmamışlar.
Şimdilerde Türkiye’nin neresinde olursa olsun kendilerinden yardım isteyen hiçbir kimseyi geri çevirmeyen Yahya Kamçı ve komisyon üyeleri; Muş, Urfa, İstanbul, Erzurum gibi illere giderek tüm aile fertleriyle konuşup ikna ediyor. Her iki ailenin de ileri gelenleri ziyaret edilerek sorunlar dinleniyor, ileride küslüğü başlatacak konuşulmamış tek bir konu bile bırakmıyorlar. Barışa ikna edilen aileler arasında ortak bir gün belirleniyor ve o güne bölgenin ileri gelenleri de davet ediliyor. Barış günü gelip çattığında ise hocalar tarafından Kur’an-ı Kerim okunuyor. Tarafsız olan kişiler tarafından Kur’an-ı Kerim havada tutularak her iki aile üyeleri tek tek altından geçiyor. Kur’an-ı Kerim’in altından geçildikten sonra iki aile birbirine sarılarak barış sofrasına oturuyor.
Yıllarca süren kan davaları, küslükler, şiddetli kavgaların barışla sonlanmasının hikmetini en güzel sebebe dayandırıyor Yahya Kamçı: “Buradaki birleştirici faktör Kur’an. İnsanların ruhundaki daralma genişliyor. Ona saygılarından dolayı barışıyorlar. Komisyon olarak tüm barış olaylarını Kur’an-ı Kerim’in altından geçirerek yaptık. Sonrasında da bir problem çıkmadı. Çünkü ondan sonra hakim Kur’an-ı Kerim oluyor. İnsanların O’na saygısından ve korkusundan bir daha küslük olmuyor.”
Ve bir yenisini ekliyor Yahya Kamçı barış hikayelerine…
Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde amca çocukları arasında çıkan bir kavga sonuncunda bir kişinin hayatını kaybettiğini belirten iyilik elçisi Yahya Kamçı, “Olaydan 9 yıl sonra biz aileleri barıştırdık. Barış yapılacağı ortama ortaokul ve lisede okuyan öğrencilerimi getirdim. Öğrencilerim, ben, benim öğretmenim ve onun da öğretmeni olmak üzere 4 kuşak yan yana barış için hizmet ettik. Bölgedeki barış olaylarında öğrencilerim de oluyor. Yardım ediyorlar. Böylece onlara barışı anlatmanın yolunu ancak yaşayarak öğreteceğime inanıyorum” diyor.
Kendi ailesinde küslüklere örnekler olduğunu, barış ve adaleti sağlamak için çok çabaladığını ve bu çabaya Allah’ın yardımının değdiğini söylüyor Yahya Kamçı. 1973 yılında Yahya Öğretmenin kendi ailesi ile amcazadeleri kavga etmişler. Bu davada dört kişi hayatını kaybetmiş ve bu ağır kayıpların üzerine amcazadeleri köylerini terk etmiş. Diyarbakır Merkez, İstanbul ve Almanya’ya göç eden aileler 35 yıldır birbirlerinden kopmuş ve hiç konuşmamışlar. Görüşmemeyi bile daha fazla can kaybının yaşanmaması adına bir nebze faydalı görse de Yahya Kamçı, 2008 yılında bu husumeti Sait Amcaya anlatmış. Köylerindeki üniversite mezunu, merhamet sahibi iyi eğitimli kişilerle de istişare edilmiş. Onların da desteği ile Yahya Kamçı’nın ailesi de nihayet barışı sağlamış.
Bölgelerinde insanların arasındaki küçük ya da büyük sorunların bir şekilde kan davasına dönüşme ihtimali olduğunu, kendisinin de bu problemleri ortadan kaldırmak için her daim çalışacağını vurguluyor Yahya Kamçı. “Bu coğrafyada ‘bir koyun için çıkan kan davası, barışla sonuçlandığında kırk koyun kesilir’ diye bir tanımlama vardır. Kızgınlıkla atılan yanlış bir adım pişman olunacak şeylere yol açabiliyor. Biz de ‘evet kavgaya bir koyun sebep olabilir ama barışa duyduğumuz özlem nedeniyle kırk koyun kesilir’ diyoruz. Gerçekten barışa çok ihtiyacımız var ve insanların ölmediği, barışın her yere hâkim olduğu bir dünya en büyük dileğim.” diyor.
2003 yılından beri kan davalı ve küskün ailelerin barışması için çalışan Yahya Kamçı tüm bu çalışmalarını da dosyalayarak saklıyor. Asli görevi olan öğretmenlikten kalan tüm zamanını ve enerjisini davalı ailelerin barışmaları için sarf ediyor. Öğretmen arkadaşlarının da büyük desteğini alarak öğlene kadar okulda, öğleden sonra halkın içinde birlikte mesai yapıyorlar.
Barışan ailelerin çevresine verdiği huzurun motivasyonu ile ölene kadar böyle yapacağını söylüyor Yahya Kamçı. “Barış bırakılmaz. Barış insanının ruhuna, tenine işliyor. Barış şu an benim ruhumda. Barışın her yere hakim olduğu bir dünya hayal ediyorum ve iyilik her kalbi açacak tek anahtardır. İnanıyorum ki bir gün gelecek ve dünyada sadece iyilik hakim olacak…”